Karabük olarak çok fazla markamız yok bizim. Hepsini saysak bir elin parmağını geçmez.
KARDEMİR, Safranbolu, Karabükspor ve Karabük Üniversitesi
KARDEMİR malum süreci yaşadı ve şirketin başında artık bir bağımsız isim var. Bu durum iyi mi oldu, kötü mü, önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. Ancak Karabüklüler olarak anlaşamadık ve bu şehrin varoluş sebebi olan işletmeyi bağımsız bir isime teslim ettik.
Bir diğer marka Safranbolu. İçinde bulunduğu durum hepimizce malum.
En önemli tanıtım aracımız olan Kardemir Karabükspor’un eski günlerinin yerinde ise yeller esiyor. Artık PTT Lig’de desek abartmış olmayız hani.
Yani elimizde kala kala bir üniversite kaldı. Onu da yerle bir etmek ve itibarsızlaştırmak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. İşin garip tarafı bunu da üniversite ile hiç ilgisi olmayanlar, öğrenciyi yolunacak kaz olarak görenler yapıyor. Çünkü öğrenciler onlar için, ev kiralanacak, yurtta oda, kafede çay, lokantada yemek satılacak insanlar topluluğu. Onun için bu insanlar, öğrenci değil bir insan sürüsü istiyor. Yoksa Karabük Üniversitesinin eğitim kalitesi, ülke ve dünya eğitimindeki yeri filan onlar için hiç önemli değil.
Tabi bu kampanyalar Rektör Prof. Dr. Sayın Refik Polat üzerinden yapılıyor. Yapanlara bakınca, yaptıranlarda zaten açıkça gözüküyor. Peki, neden Refik Hoca hedefteki adam? Çünkü Refik Hoca şov yapmıyor. Akla ve bilme uymayan işlere, sırf birilerine şirin gözükmek, bir dönemi daha garanti altına almak adına onay vermiyor. Ağzıyla kalbi bir olduğu içinde, ne düşünüyorsa onu söylüyor, onu savunuyor. Onun yalnızca bir emanetçi olduğunu düşünenlerin bu bakışlarını da, icraatlarıyla yerle bir ediyor.
Refik Hocayı yönetemedikleri için, bir takım entrikalarla toplum gözünde itibarsızlaştırmaya çalışanların yanında, birde istikbal uğruna değişik operasyonlar düzenleyenlerde var. Şeytanın aklına gelmeyecek işlere tevessül ediyorlar, akıllarınca Hocaya karşı belli grupları ve camiaları kışkırtmaya çalışıyorlar. Allah’tan bu camiaların önde gelen isimleri sağduyulu ve aklıselim insanlar. Ancak Hoca bunların hiç birine takılmıyor, ciddiye almıyor. Zaman zaman sohbet ediyoruz, biz kendisine teselli vermeye çalışırken, o bizi sükûnete davet ediyor, ‘Bunlara takılmayın Allah doğrunun yanındadır, biz işimize bakalım’ diyor.
Hoca bu arada sürekli geziyor, uluslararası bağlantılar kuruyor, Türk-İslam coğrafyası başta olmak üzere, dünyanın değişik ülkelerindeki üniversitelerle işbirliği anlaşmaları yapıyor. Karabük Üniversitesi uluslararası eğitim camiasında tanınırlığı yüksek bir üniversite haline geliyor.
Bakın geçenlerde, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Dr. Faruk Özlü D-8 Sanayi Bakanları Zirvesine katılmak üzere Nijerya’ya gitti. Sayın Bakanımızın heyetinde Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Sayın Mustafa Yaşar’da vardı ve o toplantıda, Karabük Üniversitesinin D-8 ülkelerine demir-çelik sektöründe danışmanlık yapması kararı alındı. Önümüzdeki yıl Karabük Üniversitesi’nde D-8 ülkelerinin katılacağı büyük bir organizasyon düzenlenecek ve bir demir-çelik kenti olan Karabük, ilk kez kendi sektöründe böylesine önemli bir organizasyona imza atacak. Yani D-8’in lider ülkesi Türkiye’nin, lider üniversitesi Karabük Üniversitesi olacak.
Ve diğer önemli bir nokta; Karabük Üniversitesinde eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci sayısı dört bine yaklaşmış durumda. Bu sayı neredeyse bazı üniversitelerin toplam öğrenci sayısı kadar. Peki, ‘Rektör üniversiteyi küçültüyor, biz iş yapamıyoruz’ diye ağlayanlar, bu çocuklar sokakta mı kalıyor, taş mı yiyor? Ayrıca, sizi bu yatırımlara teşvik edip, ardından da mantar gibi KYK yurtlarını Karabük’te birer birer diktirenlere neden sesiniz çıkmıyor, gücünüz Refik Hocaya mı yetiyor?
Hoca; dürüst, imanlı, ihlaslı, itikadı sağlam, vatansever ve Milliyetçi bir adam. İçinde Allah korkusu olan, vatanına ve bayrağına bağlı, bu şehir ve ülke için mücadele eden böylesine değerlere sahip çıkalım. Sonuçta bu üniversite bizim üniversitemiz, bu değer bizim değerimiz. Üniversiteyi yıpratmak Rektör Hocaya değil şehrimize zarar verir. Hoca görev süresi dolunca yarın çeker gider. Ama bu üniversite burada sonsuza kadar kalır. Eğitim kalitesi yüksek, vizyonu olan, uluslararası arenada tanınırlığı yüksek bir üniversitemiz olsun. Firmalar eskisi gibi gazetelere ilan verirken; “Makine Mühendisi arıyorum” yazıp, altına da “Lütfen Karabük Üniversitesi mezunu olmasın” notu düşmesin. Hoca bunun için çalışıyor. Tek derdi kaliteyi ve eğitim seviyesini yükseltmek, donanımlı nesiller yetiştirmek….