İlahiyat Fakültesindeki ‘Evrim’ Panelinde Şaşırtan Açıklamalar

tarafından
29 Nisan, 2015 17:20 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 3
Yorum Sayısı: 0
Ünal Mühendislik
Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Taslaman, İslam dini ile evrimin çelişmediğini iddia ederek, “Çelişmesi için Kur’an’da açık bir hükmün olması lazım. Bana göre Kur’an’da böyle bir ifade yok” dedi.

Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirilen panelde “Bilim, Felsefe ve Din İlişkisi Bağlamı’nda Evrim Teorisi” konuşuldu. İlahiyat Fakültesi İbni Haldun Konferans Salonu’nda, Dekan Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya’nın moderatörlüğündeki programda Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Taslaman, BEÜ Fen Edebiyat Fakültesi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Erhan Şekerci konuştu.

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Muharrem Hafız kanun taksimiyle başlayan panelde ‘evrim teorisi’ masaya yatırıldı.

“İSLAM DÜŞÜNCE GELENEĞİ İÇİNDE YER ALAN…”

İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Ali Çetinkaya, “Evrim, belki İslam düşüncesindeki tekamül bu kadim bir mesele olarak tartışılan bir problem. Son 3 asrın yoğun bir şekilde tartışıldığı ama kökleri Antik Yunan’a kadar dayanan İslam düşünce geleneği içerisinde yer bulan evrimi bugün hocalarımız düşüncelerini paylaşacaklar” diye konuştu.

“İSLAM İLE EVRİMİN ÇELİŞMESİ İÇİN KUR’AN’DA AÇIK BİR HÜKMÜN OLMASI LAZIM”

Bilimin otoritesinin günümüzde birçok insan üzerinde etkili olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Caner Taslaman ise, “Diğer taraftan din çok farklı kültürde en etkili unsurlardan biri. Bu iki alanın arasındaki ilişkinin nasıl kurulacağı çok önemli bir sorudur. Çalışmalarının büyük bir çoğunluğu bilim, din ilişkisi olan biri olarak (söylüyorum), hiçbir konu evrim teorisi kadar gürültü patırtı koparmıyor. Bunu söylemek için benim gibi çok çalışan biri olmaya da gerek yok. Buna birçoğunuzun da tanıklık ettiğini düşünüyorum” diye konuştu. İslam dini ile evrim teorisinin çelişip çelişmediği konusunda gerilim yaşandığını ifade eden Taslaman, şöyle devam etti:

“İslam açısından evrim teorisine baktığımızda nasıl bir bakış açısı geliştirmemiz lazım? ‘Bu din açısından bir sorun mu’ sorusu var karşımızda? Benim kısa cevabım yok. Bu ‘yok’ cevabını duyunca birçok kişinin böyle dediğine eminim, ’Böyle modernist söylemler, işte bilimin otoritesi var, bunu da ona uydurmaya çalışıyorlar.’ Hiçbir zaman böyle bir yaklaşım içerisinde değilim. İslam içinde hangi inanç varsa, hepsi için teker teker bir sorun olup olmadığını tartışmaya hazırım. Biyoloji felsefesi içerisinde evrim tartışılırsa yapılacak yaklaşımla, bence bilim-din ilişkisinde tartışma yapılırsa gerçekleştirmesi gereken yaklaşım arasında bir fark var. Ben ikisini de yapma tarafındayım ama bugün daha çok biyoloji felsefesi içinden bir tartışma yerine, İslam dini özelinde bilim-din ilişkisi konusu olarak ele alacağım. Aradaki fark şu, İslam dini açısından ele alırken bence soruyu önce şöyle kurmalıyız: ‘ Evrim teorisi doğru mu, yanlış mı?’ Tartışma içerisinde kesintili denge kuramımı doğru gibi tartışmalara değil orada öncelikle evrim teorisini doğru kabul ettiğimizde tamamen İslam’la çelişir mi çelişmez mi? Evrim teorisinin iç sorunlarını biyolojiye bırakmamız lazım. Ama teoriyi tamamen doğru kabul ettiğimizde İslam’la çelişip çelişmediği önemli. Dikkat edin İslam’dan evrim teorisinin çıkıp çıkmadığını demiyorum, özellikle terminolojiyi dikkatli kurmaya çalışıyorum. İslam’la çelişip çelişmediği önemli. Çünkü çok kimsenin iddiası o; İslam’la çeliştiği. Ve bundan dolayı ortada çok gerilim oluyor. Bana göre din adına ortaya çıkartılan bir gerilim var. Özellikle biyolojide çalışan, tıptayken biyoloji okuyan birçok kimseye ’evrime inanırsan ateist olmak zorundasın’ gibi bir yaklaşımla boş yere insanlar gereksiz strese sokuluyor. Diğer taraftan bu tip yaklaşımla ateizm adına evrim teorisi amaçsallaştırılıyor. Ateizm adına da bilime yapılan bir zulüm. Bilimin içinde farklı fikirlerin olması iyidir ama baştan böyle önyargılarla yaklaşılması, kimseleri rahat bırakarak doğadaki olguları incelemesini engelliyor. Kur’an ile evrimin çelişmesi için Kur’an’da açık bir hükmün olması lazım. O açık dediğimiz ifadenin de başka türlü yorumlanamıyor olması lazım gelir. Böyle bir şey göstermeniz lazım. Bana göre Kur’an’da böyle bir ifade yok.”

“DOĞU’DA PEK ÇOK İSLAM DÜŞÜNÜRÜ EVRİM KONUSUNDA PEK ÇOK FİKİR İLERİYE SÜRMÜŞTÜR”

15 yıldır BEÜ’de evrim dersi verdiğini anlatan Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sözen ise, “Biyoloji alanında öğrencilerin en çok merak ettiği konu evrimdir. Evrim dersini de 15 yıldır veren kişiyim. İşimiz sadece evrim dersini vermekle kalmıyor, öğrencilerin ve görüştüğümüz insanların evrim konusuna olan itirazlarına cevap vermekle vaktimizi geçiriyoruz. Çünkü herkesin kafasında evrim konusunda farklı düşünceler var ki, evrim konusunda bana düşüncemi soranlara ilk önce ’evrim tanımınız nedir?’ diyerek onun üzerinden gidiyorum. Çünkü tarih boyunca evrim teorisini o kadar farklı gruplar kendi amaçları ve çıkarları için kullanmışlar ki evrim kendi bilimsel merciinin dışına çıkmış. Ve bu konuda en çok tartışma yaşanan gruplardan birisi de açıkçası dinle haşır neşir olan gruplar, özellikle ilahiyatçılarla bu konuda sadece bilimsel olarak çalışan gruplar. Çünkü ikisi de birbirinden biraz kopuk ve başka bakış açılarıyla konuyu inceledikleri için ortak noktaya gelemiyorlar. Aslında ortaklıktan ziyade iki uzak uçta oldukları içindir. Tarihçeyi araştırdığımda beni en çok şaşırtan şey şu oldu. Aslında Batı’da evrim teorisi açıklanmazdan önce Doğu’da pek çok İslam düşünürü bugün bile pek çok açılardan doğru olduğunu düşündüğümüz evrim konusunda pek çok fikir ileriye sürmüştür. Ve bu arka arkaya gelen bilim insanları evrimle ilgili görüşlerini açıklarken mineralden, bitkiden, hayvandan başlayarak sonra insanı defalarca zikretmişler” diye konuştu.

KATILIMCILARA KİTAP HEDİYESİ

Programın sonunda ise İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Erhan Şekerci panelin değerlendirmesini yaptı. Programın sonunda panelistlere çeşitli hediyeler verildi. Program, katılımcılara kitap hediye edilmesiyle son buldu.[gallery ids="26926,26927,26928"]

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Namaz Vakitleri

Karabuk
13
Haziran Cuma
1446 HİCRİ Zilhicce 17
Yatsı Vakti
Şuanki vakit
Yatsı
İmsak vaktine kalan süre
 
  İmsak
03:08
  Güneş
05:09
  Öğle
12:55
  İkindi
16:55
  Akşam
20:30
  Yatsı
22:21

Haber Sıralaması

Karabük

İFTİRA İLE GELEN LİNÇ..!

78 Saniyede Gündem

UZMAN DOKTOR MEHBET BOZBAY DOÇENT OLDU

Manşet

MİLLİ TAKIM KAMPINA DAVET EDİLDİLER

78 Saniyede Gündem

Öğrenciler tarafından yapılan resimler sergilendi

78 Saniyede Gündem

JANDARMA TEŞKİLATI’NIN 186. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

Video Haberler

İFTİRA İLE GELEN LİNÇ..!

UZMAN DOKTOR MEHBET BOZBAY DOÇENT OLDU

MİLLİ TAKIM KAMPINA DAVET EDİLDİLER

Öğrenciler tarafından yapılan resimler sergilendi

JANDARMA TEŞKİLATI’NIN 186. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

İFTİRA İLE GELEN LİNÇ..!

 Avatarı
Karabük Haber tarafından
13 Haziran, 2025 19:12 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 718
Yorum Sayısı: 0
Ünal Mühendislik

Karabük Üniversitesi, bir süredir ne yazık ki başarılarıyla değil; önyargıyla örülmüş ırkçı söylemlerle, dezenformasyona dayalı haberlerle ve ucuz siyasi hesaplarla gündeme getiriliyor. Mezuniyet töreninde kep fırlatan gençlerin neşesi, bu ülkeye umutla bakan binlerce uluslararası öğrencinin emeği ve hayalleri; sosyal medyada başlatılan linç kültürünün ve ona çanak tutan birtakım medya organlarının hedef tahtasına yerleştiriliyor. Sosyal medyada paylaşıma sokulan bir mezuniyet karesi, Karabük Üniversitesi’nin uluslararası kimliğini öne çıkaran olağanüstü bir tabloyken, yapıştırılan düzmece bir “itiraf metniyle” zehirlendi. Gençlerin ten rengine bakarak onları hastalık taşıyıcısı, suçlu ya da istila unsuru gibi sunan bu kirli yaklaşım, bir nefret suçunun görsel versiyonudur. Yerelde bile Üniversite ve Rektörü ile ilgili hazırlanan haber metinlerinde bile bu kirli yakıştırmalardaki nefreti görmek mümkün. Ve ne yazık ki bu nefret, yalnızca sosyal medya trolleriyle sınırlı kalmadı. CHP Karabük Merkez İlçe Başkanı’nın talihsiz açıklamaları, bu linç dalgasının siyasal zemine taşınmasının çabasıdır. Açıklamada deniyor ki; “Mezuniyet törenlerinde yürüyen gençlerimizin büyük çoğunluğu artık Türk gençleri değil. Türk evlatlarının yerini, nereden, nasıl alındığı belli olmayan öğrenciler almış durumda.” Bu açıklama, Karabük Üniversitesi’ni “Türk gençliğinin yerine konmuş bir yabancı istila” olarak kodlayan, akademinin evrensel yapısını bilerek göz ardı eden, bilgiyle değil korkuyla konuşan bir anlayışın ürünüdür. Üniversiteler milletlerin değil; insanlığın ortak vicdanıdır. Bilim milliyet tanımaz, üniversiteler pasaport kontrolü yapmaz. Karabük Üniversitesi, onlarca ülkeden gelen gençlere kapılarını açmış Türkiye’nin bilim diplomasisinde üstlendiği misyonun onurlu bir temsilcisidir. Gazetecilik Değil, Kurgulu Linç..! haberler.com adlı haber sitesi ise bu linç kampanyasının medya ayağını temsil ediyor. Sözde haber metninde, Karabük Üniversitesi öğrencileri üzerinden açıkça ırkçı imalar yapılmakta, sosyal medyada dolaşan yalanlar süzgeçten geçirilmeden haberleştirilmekte ve üniversitenin itibarı yerle bir edilmeye çalışılmaktadır. Metinde “neden hepsi siyahi?”, “Karabük Üniversitesi Burkina Faso kampüsü mü oldu?” gibi nefret dolu yorumlar filtreden geçmeden sunulmakta, daha önce Karabük İl Sağlık Müdürlüğü tarafından resmî açıklamalarla yalanlanan HIV – HPV yalanı tekrar dolaşıma sokulmaktadır. Bu haberin hedefi haber değil, hasmane kurgu; amacı bilgilendirme değil, tahriktir. Haberin etikle, meslek ahlakıyla, kamusal sorumlulukla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Kaldı ki bu tür içerikler yalnızca üniversiteye değil, ülkenin dış kamu diplomasisine, eğitim ihracatına ve yerel ekonomisine de doğrudan zarar vermektedir. Çünkü üniversiteler sadece eğitim kurumları değil; aynı zamanda şehirlerin gelişim lokomotifleridir. Eleştirinin Ötesinde: Şehri Yaralayan Sözler Karabük Üniversitesi’ni karalamak, yalnızca bir kurumu değil, Karabük’ün ekonomik ve kültürel geleceğini de hedef almaktır. Onlarca ülkeden gelen binlerce öğrencinin oluşturduğu sosyal doku, bu şehrin ticaretine, kültürel dinamizmine ve uluslararası görünürlüğüne güç katmaktadır. Fakat bazıları, bu gücü tehdit olarak görmeyi tercih ediyor. CHP Merkez İlçe Başkanının açıklamaları da işte bu anlayışın siyasal karşılığıdır. Üniversiteye “nereden geldiği belli olmayan öğrenciler” yakıştırmasıyla yaklaşmak, açıkça ırkçı bir kodlama içerdiği gibi; aynı zamanda şehrin kalkınmasına engel olabilecek ölçüde sorumsuz bir söylemdir. Üniversiteye yönelik her saldırı, doğrudan Karabük’ün prestijine, ekonomisine ve sosyal barışına vurulmuş bir darbedir. Karabük Üniversitesi Rektörü ve akademik kadrosu, bu süreçte sistematik bir yıpratma kampanyasına karşı sükûnetle ve metanetle durmuştur. Fakat bu sessizlik asla bir kabulleniş değildir. Rektörlük makamı, bu üniversitenin uluslararası başarılarını savunmakla kalmamalı; iftiraların karşısında hukuki ve idari mücadeleyi de kararlılıkla yürütmelidir. Çünkü ortada artık yalnızca bir haber değil, bir linç kampanyası; yalnızca bir eleştiri değil, itibar suikasti vardır. Bugün Karabük Üniversitesi üzerinden üretilen bu karalama metinleri, yarın ülkemizin bir başka Üniversitesi için de kullanılacaktır. Bu dili üretenler susmadıkça; bu zehri şırıngalayanlar cezalandırılmadıkça, Türkiye’nin bilimle, kültürle, diplomasiyle yürüttüğü strateji yara almaya devam edecektir. Medya ve Siyaset Aklını Başına Almalı Gazetecilik, halkı kışkırtma sanatı değildir. Algı operasyonları ve yalan yanlış haberlerle karalama kampanyası yapmak değildir. Siyaset, şehrin geleceğini tehdit etme hakkı vermez. Şehri “genelev” benzetmesi yapanlara alkış tutmaz. Ne gazeteciler, “sadece sosyal medya yorumlarını aktardık” bahanesine sığınarak bu linçten sıyrılabilir; Ne de siyasetçiler, “sadece endişelerimizi dile getirdik” diyerek toplumsal barışı zedeleyen söylemlerinin sorumluluğundan kaçabilir. Siyasetçi “bana dokunmayan yılan” yaşasın diyemez. Bu üniversite, emeğin ve üretimin simgesi Karabük’ün en büyük bilimsel kazanımıdır. Onu küçük düşürmek, şehrin geleceğini küçültmektir. Ten rengine, kimliğe, pasaporta göre değil; yeteneğe ve azme göre başarıya ulaşan gençleri linç eden bu anlayışa karşı, Karabük halkının ve üniversitenin birlikte ses yükseltmesi artık bir zaruret değil, bir vicdan borcudur.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Namaz Vakitleri

Karabuk
13
Haziran Cuma
1446 HİCRİ Zilhicce 17
Yatsı Vakti
Şuanki vakit
Yatsı
İmsak vaktine kalan süre
 
  İmsak
03:08
  Güneş
05:09
  Öğle
12:55
  İkindi
16:55
  Akşam
20:30
  Yatsı
22:21

Haber Sıralaması

Karabük

İFTİRA İLE GELEN LİNÇ..!

78 Saniyede Gündem

UZMAN DOKTOR MEHBET BOZBAY DOÇENT OLDU

Manşet

MİLLİ TAKIM KAMPINA DAVET EDİLDİLER

78 Saniyede Gündem

Öğrenciler tarafından yapılan resimler sergilendi

78 Saniyede Gündem

JANDARMA TEŞKİLATI’NIN 186. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ

Video Haberler

İFTİRA İLE GELEN LİNÇ..!

UZMAN DOKTOR MEHBET BOZBAY DOÇENT OLDU

MİLLİ TAKIM KAMPINA DAVET EDİLDİLER

Öğrenciler tarafından yapılan resimler sergilendi

JANDARMA TEŞKİLATI’NIN 186. KURULUŞ YILDÖNÜMÜ