2014 yılını değerlendiren MÜSİAD Düzce Şubesi Başkanı İsmail Çakmak, 2015’ten umutlu olduklarını söyledi.
2014 yılında Türkiye ekonomisinin, siyasi, iktisadi ve toplumsal kargaşa ve belirsizlik oluşturma çabalarına rağmen güçlü ve istikrarlı yapısını korumaya devam ettiğini anlatan MÜSİAD Düzce Şube Başkanı İsmail Çakmak, “2008 yılında, ABD’de finans merkezli olarak ortaya çıkan ekonomik kriz, özellikle gelişmiş ülke ekonomilerini etkisi altına almış ve dış ticaret yoluyla da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri etkilemiştir. Küresel krizin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkilerini görebilmek için, kriz sonrası Avro bölgesinin görünümüne bakılması yeterli olacaktır. 2014 yılında da ekonomik durgunluğun devam ettiği Avro bölgesi, yılın 3. çeyreğinde yüzde 0,2 büyüyebildi. Kriz sonrasında büyümede istikrarlı bir yapıya kavuşamayan Avro bölgesinde, işsizlik yüksek seviyedeki konumunu korurken, deflasyon riski de artarak devam etmektedir” dedi.
Türkiye ekonomisinin, 2014 yılında siyasi, iktisadi ve toplumsal kargaşa ve belirsizlik oluşturma çabalarına rağmen istikrarlı yapısını korumaya devam ettiğini belirten Çakmak, şunları söyledi: 2013 yılında Gezi olayları ve 17-25 Aralık operasyonları ile devam eden gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi, 2014 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4,8 büyümüş ve OECD ülkeleri arasında 1. çeyrekte en çok büyüyen ülke olmuştur. Ardından 2. ve 3. çeyrekte de yüzde 2,2 ve yüzde 1,7 büyüyerek, 20 çeyreklik bir büyüme performansı göstermiştir. 2. ve 3. çeyrek büyümeleri piyasa beklentilerinin altındadır. Büyümedeki bu hız kaybı analiz edildiğinde, dış talebin büyümenin lokomotifi olma özelliğini sürdürmesine rağmen, 3. çeyrekte, bir önceki yılın aynı dönemine göre azalış gösteren kamu ve özel sektör yatırımları dikkat çekmektedir. Küresel ekonomide birçok belirsizliğin bulunduğu Avro bölgesinde ekonomik durgunluğun devam ettiği, Ortadoğu’da, Rusya’da, Ukrayna’da yaşanan gerginliklerin bütün bölgeyi etkisi altına aldığı 2014 yılı milletimizin, siyasi iktidardan yana irade ortaya koyduğu bir yıl olmuştur. Son yıllarda elde edilen siyasi istikrar, ekonomik istikrarı da beraberinde getirmiştir. 2014 yılı küresel ve bölgesel ölçekteki siyasi, ekonomik ve toplumsal belirsizliklere rağmen, ülkemizin, ekonomik açıdan gücünün arttığı bir yıl olmuştur.”
“2015 YILI OLUMLU GEÇECEK”
İsmail Çakmak, 2015 yılının 2014 yılına göre daha iyi geçeceğini öngördüklerini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “MÜSİAD Genel Merkezi’mizin üyelerimiz ile yapmış olduğu 2015 yılı beklentileri anketinin sonuçlarına göre, 2015 yılında yeni yatırımlarınız ne yönde değişecek sorusuna üyelerin yüzde 55’i artacak, yüzde 15’i azalacak şeklinde cevap vermiştir. 2014 yılı 3. çeyreğinde GSYH’ye katkı yapamayan özel sektör yatırımlarının, 2015 yılında pozitife döneceğine yönelik bir beklenti ortaya çıkmaktadır. Yine genel merkezimizin anketine göre, 2015 yılının 2014 yılına kıyasla nasıl geçmesini bekliyorsunuz sorusuna, üyelerin yüzde 58’i 2015 yılının daha iyi geçeceğini, yüzde 21’i 2014’e benzer şekilde geçeceğini, kalan yüzde 21’i ise daha kötü geçeceğini söylemiştir. Haziran 2014’ten itibaren, başta petrol olmak üzere, emtia fiyatlarında meydana gelen düşüşler, enerji ithalatımızın maliyetini de düşürerek, cari açığımıza olumlu etki etmiştir.” 2015 yılında özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisi ile cari açığın daha da düşmesini beklediklerini anlatan Çakmak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Enerji ithalatımızın, cari açığın yüzde 85’ini ve ithalatımızın yüzde 22’sini oluşturduğu dikkate alındığında, 2014 yılında Türkiye’nin enerjide önemli bir konuma gelmesinin yolunu açan gelişmeler yaşandı. Kuzey Irak ve Azerbaycan petrolünün transfer merkezi olmamız için yapılan anlaşmalar, Rus doğalgazında fiyat indirimi ve Güney Akım Projesi’nin Türkiye eksenine yönelmesi, gelecek yıllar için ülkemiz adına önemli kazanımlardır. Genel olarak 2015 yılı beklentilerimiz olumlu yöndedir.”
Merkez Bankası’nın faiz indirimi ile ilgili de açıklama yapan MÜSİAD Düzce Şubesi Başkanı İsmail Çakmak, şunları söyledi: “2014 yılına 17 ve 25 Aralık operasyonlarının yalnızca siyasi değil, aynı zamanda iktisadi sahada da bir kargaşa ortamı oluşturma çabasının ağırlığını hissederek girmiştik. Bunun sonucunda TL’de gözle görülür bir değer kaybı yaşanmış ve TCMB beklenmedik şekilde politika faizini yüzde 4,5’ten yüzde 10’a yükseltmişti.”
Çakmak, devam eden süre zarfında önce yerel seçimler ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimi ile siyasi belirsizliğin ortadan kalktığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Ekonomi üzerinde dolaştırılmaya çalışılan kara bulutlar dağılmış olmasına rağmen, Mayıs-Temmuz dönemindeki 1,75 puanlık bir nisbi indirim dışında, TCMB’den beklenen oranda faiz indirimi bir türlü gelmemişti. Faiz indirimi kararı alınmasının önündeki en büyük engel olan enflasyon oranlarının, 2014 Aralık dönemi itibariyle düşüşe geçmesi ile birlikte bu engel ortadan kalkmış ve TCMB bugün itibariyle politika faizinde 0,50 puanlık bir indirim kararı almıştır. Aslında aylar öncesinde alınması gereken bu karar ile birlikte TCMB, piyasaların faiz indirimine yönelik beklentilerine olumlu cevap vermiştir. Ancak yüzde 7,75’lik politika faizi oranı, 2014 yılı başındaki yüzde 4,5’lik oran ile kıyaslandığında henüz beklenen oranda bir indirimin sağlanamadığını da söyleyebiliriz. Faiz oranlarının artırıldığı 2014 Ocak döneminden bugüne, yatırımların yüksek faiz oranlarından oldukça olumsuz etkilendiğine şahit olduk. 2014’ün ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 1,1 ve yüzde 3,6 azalan özel sektör yatırımları, 3. çeyrekte de herhangi bir artış gösteremeyerek GSYH büyümesine olumsuz etki etmiştir.”
Kamu yatırımlarının 2014 Ocak-Eylül döneminde yüzde 0,7 azaldığını anlatan Çakmak, sözlerini şöyle tamamladı: “TCMB’nin Ocak 2015 itibariyle aldığı bu faiz indirimi kararının, yatırım harcamalarını yeniden canlandırarak, GSYH büyümesine yeniden pozitif katkı vermeye başlayacağını düşünüyoruz. Buna ek olarak petrol fiyatlarının düşmesi, hem cari açığımıza hem de enflasyonumuza olumlu etki etmeye devam ediyor. Petrol fiyatlarının düşük seyrini koruması durumunda enerji harcamalarının, üretim maliyetleri üzerindeki etkisinin azalması ile birlikte iç piyasada fiyatların düşüşü sürecek ve enflasyonda hedeflenen rakama daha hızlı varılacaktır. Bu da faiz oranlarının ilerleyen aylarda bir miktar daha aşağıya çekilebileceğine yönelik piyasa beklentilerini artırmaktadır. Özellikle 2015 yılı ortalarında gerçekleşmesi beklenen FED’in faiz artırımı kararına kadar geçecek sürede, gelişmekte olan bir ekonomi olarak Türkiye ekonomisi; Öncelikli Dönüşüm Programı kapsamında yer alan yapısal reformların da olumlu katkılarıyla, yatırım ortamını genişletip, büyüme hızını 2014’e göre artıracaktır.”