Bu şehrin sahibi yok arkadaş, daha önceki yazılarımızda da değinmiştik bu konuya ancak durum git gide içler acısı bir hal almaya başladığı için tekrar yazmak gereği hissettiğimiz için yazıyorum.
Bu şehrin gerçekten sahibi yok. Son zamanlarda yaşadığımız olayları dikkatle izlerseniz ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirsiniz.
Çok değil iki hafta sonra Karabük şehrinin kuruluşunun 78. yıl dönümünü kutlayacağız. Bu tarih aynı zamanda Karabük Demir Çelik Fabrikalarının, yani şimdiki adıyla KARDEMİR’in de kuruluş yıldönümü. Hani iki hafta sonra yalandan fabrikalar kuran fabrika diye methiyeler düzeceğimiz fabrikanın kuruluş yıldönümü.
Böyle önemli günlerin kutlama programları bazı tarihlere denk geldiğinde daha bir özenle hazırlanır. Misal, 50. yıl, 100. yıl ya da o şehrin özel bir rakamı gibi.Bu yıl da Karabük’ün 78. yılı yani plaka numaramız. İnsanlar istiyor ki bu tarih her zamankinden biraz fazla özenilerek kutlansın.
Öyle mi?
Hiç sanmıyoruz zira geçtiğimiz günlerde yapılan kutlama komitesi toplantısını duyduk ki bir FELAKET!
Bu şehrin Vali’s i de dâhil olmak üzere şehrin hiçbir büyüğü toplantıya katılmamış.
Belediye Başkanı YOK, TSO Başkanı YOK, KARDEMİR Genel Müdürü YOK, Esnaf Odaları Birliği Başkanı YOK, Muhtarlar YOK,
VALİ bile yok VALİ.
Kimler var?
Hiçbir yetkisi olmayan, her sorulan soruya “efendim bir yukarıya sormamız gerek” diyen yetkisiz elemanlar var. Ne tür bir etkinlik ortaya çıkacak bilmiyoruz ancak böyle önemli bir günün tertibi için iki hafta kala yetkisiz elemanlardan oluşan göstermelik bir komisyon toplantısı yapıldığına göre sanırız 78. yılda yine bize 78 hüzün var.
Peki, nerede bu şehrin sahipleri?
Kimi çoluk, çocuk, kitap peşinde, kimi siyasete şekil verme çabasında, kimi siyaset mi? STK mı? Sorusu arasına sıkışmış.
KARDEMİR zaten kendi derdine düşmüş, sahipleri kâr zarar hesabında, yanlış anlaşılmasın, Karabük’ün kârı-zararı değil, malum yakın zamanda ceplerinden çıkacak paranın telaşında.
Basın zaten basın olmaktan çıkmış, ne TV, ne radyo, ne internet, ne gazete, hiç birinde tık yok. Yazarlar, ne zaman yazarlar? İş işten geçip de hiçbir şey yapılmadığı zaman yazarlar, zaten en iyi yaptıkları iş budur ya neyse…
Sonra biz hormonlu eşraf deyince de kızarlar.
Gelelim ikinci faciaya. Şehrimizin en önemli marka değeri, milyon dolar paralar harcasak yapamayacağımız tanıtımı bize yaptıran Karabükspor göz göre göre Süper Lige veda ediyor ancak bizim hormonlu eşraftan yine ses yok. Neredesiniz? Neyi bekliyorsunuz? Kulüp yönetimi yok, hadi onu geçtik Karabük’ün değerli şahsiyetleri neredesiniz? Yoksa kulaktan kulağa şehirde dolaşan “Bu yönetim zaten takımı düşürmek istiyor, çok masraf oluyormuş” lafları doğru mu? Bu şehrin eşrafı sayılacak şahsiyetler acaba biri ya da birilerinden korktuğu için mi elini taşın altına sokamıyor? Bir gecede operasyon yapıp yönetim kurduranlar sizlere de sesleniyoruz, bu vebalin altında kalacaksınız! Hala mı çıkıp bir şeyler söylemeyeceksiniz?
Vakti zamanında soyunma odalarına inen, takım için üzüntü duyan, gece yarılarına kadar toplantılar yapıp takımı kurtarma hesabı yapan Valilerimiz vardı. Şimdi size sesleniyoruz Sayın Vali, siz de mi susacaksınız? Siz de mi göz yumacaksınız? Siz de mi korkuyorsunuz?
Neredesiniz ey Eşraf! Yoksunuz deyince, hormonlu eşraf deyince kızıyorsunuz. Kızmayın, şehrinize sahip çıkın.
Bir şehir ancak bu kadar sahipsiz olur arkadaş, yetkiyi eline alan Ali kıran baş kesen oluyor, dediğim dedik, çaldığım düdük diyor.
Takımın hali ortada, meydanın hali ortada, yolların hali ortada, trafiğin hali ortada, 3 Nisan Kutlamalarının hali ortada, bitmeyen yatırımların hali ortada, çöp tesisinin hali ortada, Milli Eğitim binasının hali ortada, havanın hali ortada, zehir ortada.
Ortada olmayan bir şey var o da Eşraf(!)
Eşraf ortada yok, var olan sadece şişirilmiş insanlar topluluğu!
Kalın sağlıcakla, kalabilirseniz tabi…
Gerçekten harika bir yazı yazmışsınız. Ağzınıza sağlık.