Karabük Belediye Başkanı Sayın Rafet Vergili, 11 Mart’ta İl Sağlık Müdürü Ahmet Sarı’ya ; “Şehirlerarası Otobüs Terminaline kontrol noktaları kuralım, şehre girenleri kontrolden geçirelim” diyor. Cevap; “Şehirde panik havası yaratır…!”
Ancak bu arada Karabük Belediyesi’nde önlemler başlıyor. 13 Mart’tan itibaren belediye girişine ve katlara dezenfekte tüpleri yerleştiriliyor, belediyeye gelen vatandaşların ve personelin ateşi ölçülüyor, Şehirlerarası Otobüs Terminali, şehirdeki AVM’ler, halk otobüsleri ve otobüs durakları gibi halkın ortam kullanım alanları dezenfekte ediliyor.
Sayın Vergili 18 Mart’ta Sarı’ya ikinci bir öneri götürüyor; “Şehri karantinaya alalım..!” Ancak cevap yine olumsuz.
Karabük’te beklediği hassasiyeti bulamayan Sayın Başkan bu sefer çareyi Ankara’da arıyor ve 19 Mart akşamı Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya şu faksı çekiyor;
Sayın: Dr. Fahrettin KOCA
Sağlık Bakanı
Sayın Bakanım
Bilindiği üzere ilk kez Çin’in Vuhan şehrinde ortaya çıkan yeni tip korona virüs (Covid-19) henüz ülkemizde görülmediği dönemlerde önleyici tedbirlerini almış, konunun üzerinde hassasiyetle durmuş bir belediyeyiz.
Sayın Bakanım
Tüm dünyayı etkisi altına alan virüse karşı verdiğiniz mücadeleyi ve sergilediğiniz üstün performansı Karabüklüler olarak büyük bir hayranlıkla takip ediyoruz. Ancak üzülerek ifade ediyoruz ki, aynı duyarlılığı şehrimiz yöneticilerinde ve bakanlığınızın taşra personelinde göremiyoruz.
Sayın Bakanım
Şehirde son birkaç gündür büyük bir panik havası yaşanıyor. Nüfusunun yaklaşık % 50’sini 60 yaş ve üzerinin oluşturduğu Karabük’te insanlar yetkililerden bir açıklama bekliyor. Umreden dönenlerin karantinaya alınmaması, şehirdeki tek hastane olan Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinin aynı zamanda ‘Karantina Hastanesi’ ilan edilmesi, başta hastane personeli olmak üzere tüm şehirde büyük bir paniğe neden oluyor. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Safranbolu’da, ağırlığını virüsün ilk görüldüğü Uzakdoğulu turistlerin oluşturduğu yabancı konuklar herhangi bir kontrolden geçirilmiyor.
Ayrıca; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 12.03.2020 tarihinde yayınladığı genelgedeki; “Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenecek tedbirlerin yerel yönetimler tarafından yerine getirilmesi, il ve ilçe sağlık müdürleriyle sürekli iletişim ve koordinasyon içinde olunması, gerektiğinde bu kurumlardan yardım talep edilmesi gerekmektedir” maddesi doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmek isteyen belediyemiz, ne yazık ki bir muhatap bulamıyor.
Sayın Bakanım
Türkiye’nin en yaşlı şehirlerinden biri olan Karabük’teki bu aksaklıklar ve koordinasyon eksikliği bizleri büyük bir endişeye sevk etmekte. Çünkü şu ana kadar, başta umre ziyaretinden dönenler ve Safranbolu’yu ziyaret eden turistler olmak üzere, Karabük’e giriş yapanlar herhangi bir kontrolden geçmemekte. Dolaylı yollardan öğrendiğimize göre Karabük’te Covid-19 teşhisi ile tedavi altına alınanlar bulunmakta. Karabüklüler; ileride vahim sonuçların doğmaması için yurtdışından gelenlerin karantina alınmasını beklemekte.
Bu nedenle şehrimizin giriş ve çıkışlarının kapatılmasını ve Karabük’ün tamamen karantinaya alınması talebimizi bilgilerinize arz ederim
Bu faksın sabahında Pandemi Toplantısı yapılıyor ve Sayın Rafet Vergili, ameliyattan yeni çıkmasına ve doktorlarının “Kesinlikle istirahat etmelisiniz” tavsiyelerine rağmen evinden çıkıyor, o toplantıya gidiyor ve orada da ısrarlarını sürdürüyor.
Kendisine bu sefer verilen cevap ise şu; “Biz yalnızca bakanlığın genelgesini uyguluyoruz…!”
Bunları neden söylüyoruz?
TRT Haber’in bugünkü haberi;
“Koronavirüs önlemleri artıyor. Antalya, Burdur, Tunceli ve Muğla’nın Bodrum ilçesine gidenlerin 14 gün boyunca evde karantinaya alınması sağlanacak.
Antalya Valiliği İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulunun olağanüstü gerçekleştirdiği toplantıda, şehre her ne şekilde olursa olsun (kara yolu, deniz yolu, hava yolu) giriş yapacak kişilerin 14 gün süreyle ikametgâhlarında gözlem altında tutulmasına karar verildi.
Bu kişilerden ikametgâhlarından ayrılmamaları yönünde ilk ikaza uymayanlara, 3 bin 150 lira para cezası uygulanacak.”
Peki, bu kadar mı? Tabi ki hayır. İsterseniz yurt genelinden örneklerle devam edelim;
“Sivas Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, “Şehir dışı çok fazla hemşehrimizi ağırladığı için her türlü olasılığa karşı tedbir amaçlı korona virüs (Kovid-19) salgınının yayılarak vatandaşlarımızın hayatını tehdit etmesini engellemek ve köylerimizin sosyal izolasyona geçmelerini sağlamak üzere Akıncılar ilçesi Şenbağlar köyü, Koyulhisar ilçesi Boyalı ve Dilekli köyleri, Suşehri Boyalıca ve Gökçekaş köylerimizde karantina kararı alınarak, giriş ve çıkışlar yasaklanmıştır” ifadelerine yer verildi.
Kütahya Valiliği’nden yapılan açıklamada, “İlimiz Simav ilçesi, Yeşildere Köyünde tespit edilen pozitif vaka nedeniyle karantina uygulanmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Yozgat Valiliği, Derbent köyünün ikinci bir değerlendirmeye kadar karantinaya alındığını açıkladı. Valilik ayrıca Çekerek ilçesine bağlı Yukarıkarahacılı Köyünde’de karantina uygulanacağını açıkladı.
Van’ın İran sınırındaki Çaldıran ilçesine bağlı Han Mahallesi, koronavirüs nedeniyle karantinaya alındı.”
İlimizde de çok kısa süre görev yapan ve bu süre zarfında sergilediği performans ile Sayın Cumhurbaşkanının memleketine vali olarak atanan Kemal Çeber valimiz; Rize’nin merkeze bağlı Kendirli beldesi ile yakınında bulunan Yeni Selimiye, Beştepe, Esentepe ve Maltepe köyleri koronavirüs vakalarının önüne geçilebilmesi için karantina altına aldı.
Çankırı Valiliği, Çerkeş’in Aliözü köyünün İlçe Hıfzısıhha Kurulu kararıyla 28.03.2020 tarihi saat 22.00’den itibaren ikinci bir değerlendirmeye kadar karantina kararı alındığını duyurdu. Bartın Valiliği İl Hıfzısıhha Kurulu Hasankadı Beldesini karantina altına aldı. Bunun örnekleri; Tunceli, Çanakkale, Artvin ve Gümüşhane gibi daha birçok vilayette de mevcut.
Peki, diğer iller bunu yaparken biz ne yaptık?
1700 Cezayirliyi şehrimize kabul ettik..! Ve bugün şehrimizde testleri pozitif çıkan 9 vakadan 2’si de bu insanlardan..!
İşin bir diğer ilginç yanı ise, bu insanlar gelirken engel olamayanlar, bugün zafer kazanmış komutan edasıyla açıklama üzerine açıklama yapıyor olması! Ayrıca Sayın Vergili; “Şehir giriş ve çıkışlarını kontrol altına alalım” dediğinde;” Paniğe neden olur” diyenler, bugün köylerde gurbetçi arıyor, ateş ölçüyor!
Diğer iller gelecekleriyle ilgili kararlar alabilirken, biz neden alamıyoruz? Bugün yaptıklarımızı o gün yapsaydık, daha güzel olmaz mıydı? Mesela rahmetli Lütfi Yamak’ın oğlunu şehir girişinde tespit edip, karantina altına almış olsaydık, belki de Lütfi Hoca halen bugün aramızdaydı.
Bizde kronik bir hastalık var! Bir konuda önlem almamız için illa başımıza bir musibet gelmesi gerekiyor. Aynen Mahir Acar ve Lütfi Yamak örneklerinde olduğu gibi.
Uzmanlar liderlikle ilgili yaptıkları bir araştırmanın sonucunu 10 madde ile açıklıyor. O maddelerden biri de; “Sorumluluk almaya ve devretmeye hazırlıklı olmak..”
Bu başlığı da şu cümlelerle açıyor bilim insanları; “Birinin kararları alması ve sorumluluğu üstlenmesi gerekir ve bu kişi genelde ekibin en üst kademesidir. Ancak liderlik aynı zamanda sorumluluğu devretmek için görev dağılımı yapmayı da kapsar. Çalışanlarına sorumluluk devreden yöneticiler onları daha fazla sorumluluk almak adına da motive eder ve kurum sadakati yaratır…”
Ne buyuruyor; çağ açıp, çağ kapatan, Hz. Peygamberin övgüsüne mazhar olmuş ulu atam Sultan Fatih; “Tarih yazmak korkaklara göre bir iş değildir..”
Ne diyor Sarı Başbuğ; “Amaç sadece kazanmaksa savaşta; hiçbir taraf yoktur ki kaybettim desin… Kaybetmek de bir erdemdir sadece bunu onurlu olarak kabul edebilmelisin…”
Bilmem anlatabildik mi?