Malumunuz olduğu üzere Karabük gündemini son iki gündür Safranbolu Belediyesinin iki uygulaması meşgul ediyor. Bunlardan biri, zabıtanın esnafa yazdığı ceza, diğeri ise Karabük’teki bazı basın yayın organlarıyla yapılan abonelik sözleşmesi.
Belediye Başkanı Sayın Elif Köse bugün bir açıklama yaptı ve her iki konuya da kendince açıklık getirdi. Sayın Başkan “Yanlıştan dönmekte bir erdemdir” felsefesiyle hareket etti, esnafa yazılan ve encümence iptali mümkün olmayan cezaları bizzat kendisi ödedi. Bu güne kadar sergilediği nazik siyasi tavrı bu olayda da sergileyen Sayın Elif Köse, dün cezaları ödeyeceğini açıklayan MHP İlçe Teşkilatına da teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.
Sayın Köse cezaların hiçbir amir talimatı olmadan bir memur tarafından yazıldığını ve hakkında disiplin soruşturması başlatıldığını ifade ediyor. Bizim için beyan esastır ve konu kapanmıştır. Diğer konu, yani basınla abonelik sözleşmesi konusunun tarafı değiliz. O konunun muhatabı kıymetli meslektaşlarımız zaten gerekli cevapları veriyor ve bundan sonra da verecektir de.
Ancak Sayın Başkanın açıklamalarındaki son cümle dikkatimizi çekti. Elif Hanım; “Benim ve ekibimin, bütün yıldırma çalışmalarına rağmen, Safranbolu’muz için elimizden gelenin en iyisini yapacağımıza kimsenin kuşkusu olmasın…”
Solcu dostları görünce aklıma Halide Edip Adıvar’ın Türk’ün Ateşle İmtihanı eserinde aktardığı şu anekdot geliyor.
Mustafa Kemal Fevzi Paşa ile Afyon’dadır. Ertesi gün İzmir’e girecektir. Akşam saatlerinde Halide Edip’te katılır. O asil Türk kadını Gazi Paşa’ya şöyle der;
-İzmir’i aldıktan sonra biraz dinlenirsiniz Paşam. Çok yoruldunuz
Paşanın cevabı ilginçtir;
-Dinlenmek mi? Yunanlılardan sonra birbirimizle kavga edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz…
Elbette siz savaş filan yaşamadınız. Yunanlılarla filanda mücadele etmediniz. Demokratik bir seçim yapıldı ve 30 yıl sonra Safranbolu’yu kazandınız. Kazandıktan sonra da hiç vakit kaybetmeden tipik solcu hastalığına yakalandınız ve birbirinizi yemeye başladınız. Kısacası, üzülerek ifade etmeliyim ki sorun sizin içinizde..!
Aynen İttihat ve Terakki dönemindeki Osmanlı gibisiniz..!
O dönemde nasıl; Enverciler, Talatcılar, İttihatçılar, Hürriyet ve İtilaf gibi değişik fırkalara vardıysa, bugünde; Elifciler, Çakırcılar, Halilciler, Erolcular gibi değişik gruplar var.
Entrikalar var,
Ayak oyunları var,
Kuyu kazmalar var,
Koltuk kavgası var,
‘Biz adamımızı yedirmeyiz’ diretmeleri,
‘Onu yersek ben ya da benim adamım gelebilir’ hesapları var…
Belki bunları yaparken bilinçli yapmıyorlar. Belki amaçları bunlarda değil. Belki 30 yıllık özlemin bir heyecanı. Lakin Safranbolu’da 10 kişi bir araya gelse 5’inin konusu belediye. İnanın bunu yapanların büyük bölümü de başta Belediye Meclis Üyeleriniz olmak üzere partilileriniz. Öyle sandığınız gibi muhalefet ya da medya sizi yıpratma gayreti içerisinde filan değil. Çünkü maşallah sizinkilerden bize vakit gelmiyor! Bunu yaparken de kimseyi ayırmıyorum. Çünkü hemen herkes, kimlerin salonlarda ya da kulislerde olduğunu az çok biliyor ve ayrıca birçoğu da, aralarında ayrım yapamayacak kadar dostumuz, arkadaşımız, kardeşimiz.
Şuna emin olun; hiç kimse, özellikle de meslektaşlarımız kafasından senaryolar üretip bunları haber ya da köşe yazısı diye manşetlerine taşımıyor. Birileri o masalarda, o sohbetlerde anlatıyor, bizde yazıyoruz. Tabi her zaman olduğu gibi günah keçisi de biz gazeteciler oluyoruz.
Kısacası siz solcular birbirinizi sevmiyorsunuz..! Başkanınıza ve davanıza sahip çıkmıyorsunuz. Birbirinizi yemekten, iş yapmaya ya da rakiplerle mücadele etmeye vakit bulamıyor, enerji bırakmıyorsunuz.
Bize göre bunun tek nedeni var; o da Sayın Başkanın lider gibi değil de, arkadaş gibi, abla gibi, kardeş gibi davranması. Çünkü siyaset bu kadar iyi niyeti ve güleryüzü kaldırmaz.
Bize göre önümüzdeki seçimde de Safranbolu’da en şanlı parti CHP’dir. Çünkü sağ sürekli bölünürken, ilçede kemik bir oyu olan CHP kendi bloğunda tek partidir. Ancak İl Başkanı Sayın Abdullah Çakır’ın sağda solda konuştuğu gibi de seçim hiç garanti değildir. Şayet birileri, daha şimdiden önümüzdeki seçimi garanti görüyorsa; o zaman önce MHP’nin Belediye Başkan Adayı ile Belediye Meclis listesi arasındaki oy farkına baksın, sonra da Ak Parti ile kendileri arasındaki farka.
Sayılı gün çabuk geçer. Onun için Sayın Başkan bir an evvel yumruğunu masaya vurmalı, ekibini bir masaya toplamalı, gerekirse saatlerce konuşup herkes eteğindeki taşları dökmeli. Ancak o toplantının sonunda odadan, tek yürek, tek yumruk çıkılmalı.
Şayet bunları yapmazsanız korkarım bir 30 yıl daha beklersiniz..!