Yahu şimdi bu fotoğrafta nedir? Dediğinizi duyar gibiyim. Hemen açıklayayım. Bu fotoğraf İstanbul-Kartal 1961-75 arası döneme ait. Neden bu dönem diyeceksiniz, bana göre Türkiye’nin en özgür olduğu dönem; medya ve mizah alanlarında birey oldukça rahatmış. Hele ki siyasetteki mizah! İnsan okudukça özeniyor.
Türkiye’de değişen tek şey ‘eleştirmeme’ konusu olmamış. Genel şeyleri saymazsak hakikaten birçok şey değişmiş. Bir kere sağ/sol çatışması içerisinde olan bir Türkiye’den bahsediyoruz. Amcalarla, teyzelerle konuştuğumda o dönem için kurdukları cümleler o kadar güzel ki… Evet herkesin savunduğu bir ideolojisi vardı. Fakat bu ideoloji çatışması doğrultusunda hepsi Türkiye için ne yapmalıyız, eğitim ve çağdaş birey nasıl gelişir, bu sistem bizi nereye götürür gibi sorular üzerinde tartışan bir çatışma. Ne şahane değil mi?
Şimdi bakıyorum etrafıma, üniversite öğrencileri Türkiye’nin gelişimini unutmuşlar sağ/sağ çatışması içine girmişler. Sağ, sağ derken ne demek istiyor bu kızcağız diyebilirsiniz. Müslümanlık nasıl olunur tartışmasından bahsediyorum. Oruç nasıl tutulmalı, mezhepler hakikaten var mı, bu gençlik nereye gidiyor, ben miyim daha Müslüman yoksa Araplar mı… Bu soruları yazımı şuan okuyan herkes tartışmıştır. Ben dahil şuan masalarda konuşulan konular bu evet. Fakat Türkiye’nin gelişimi ile alakası nedir diye sormalıyız kendimize.
Din kavramı çok soyuttur ve günümüz dünyasında tamamen kişiseldir.-bana göre- Tutulan orucun kazası sana ait, kılınan namazın borcu sana aitken neden bu kadar dillerde bu din meselesi. Neden hala siyasetin en derininde biz dini kullanıyoruz, insanların vicdanıyla oynamak ne kadar doğru, hak hakikat meselesi bu kadar derinken, hepimizin gözleri önünde meydana gelen olaylara kim dur diyor?
Bizim sağlayamadığımız konu; dinin reforma uğraması kısmı.
Benim üzgün olduğum konu; dinin kullanılması.
Dünya din üzerine kurulu diyoruz oysa ki, siyaset bile din üzerine öyle değil mi? Peki hangi din silah satışları uğruna insanların ölümünü göze alır? Hangi din toprak uğruna, zenginlik uğruna masum insanların yok oluşunu meşru kılar?
İnsanların kendi çıkar oyunlarını, acımasızlığını din ile bağdaştırması konu tam olarak bu!
Düşünmeyen, robotlaşmış insan!